Geleceğe Dönüş

 وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ 

Ve izes-suhufu nuşirat,10. Sahifeler (amel defterleri) açıldığı zaman…

Hz Ömer R.A. efendimiz bu ayeti duyar duymaz bayılmış. 2 gün uyanmamış.

Hesabını nasıl verecek?
Hz. İbrahim de aynı dertten muzdarip.

Gelecekten haber veren  bu âyet,  artık bizim için bilinen bir olayı anlatmış oluyor. Yani bizim için yeni bir olay değil.
Eski de diyebiliriz.

Rüya da aynı. Dün gördüğün, sabah gerçekleşiyor bazen.
Eskiye  dönüş bir bakıma.

Olanı gerçekleştirme de denilebilir.

Olup biten levh-i mahfuzda olduğuna göre
Adeta o şanlı levhalar
Bize gösteriliyor.
Kopya.
Hediye.
Ne dersen.

Bir Şanlı Zat bakın ne demiş:

..mahiyet-i insaniyedeki latife-i Rabbaniye, âlem-i şehadetle bağlanan ve o âlemde dolaşan duyguların kapanmasıyla ve durmasıyla, âlem-i gayba karşı bir münasebet bulur…

Levh- i mahfuza bakmak.

Ama nasıl?.

Bu dünya ile irtibatı kesersen ve kanalı ötelerle ayarlayabilirsen,

Levh-i Mahfuz’a bakabilirsin.

Uuuu.

Yürek dayanmaz

Aralık Çocukları

Kadinlarklubu.com gibi bir sürü site var.
Ocak çocukları.
Şubat çocukları.
Bilgi Paylaşımı üst düzeyde ve
damdan düşenler olarak hep pratik bilgiler.
Beğeniyorum.

 

 

Doğumu 23 Aralık 1880

 

Doğumu 20 Aralık 1980
Burunlar nasıl?
Aynı.
Ne kadar benziyorlar.

Aralarında ciddi farklar da var. Saymakla bitmez. Cins-i latif olanını, ilkinden tam 100 yıl sonra dünyaya adımını atmış. İyi yapmış. Babacığı doğum tarihini tam yazdırmış. Üstelik görmüş olduğu onca darbeye rağmen değişmemiş bu.

Ne alaka?

İlkokul yıllarımdaki kitaplarımda Atatürk’ün doğumu farklı yazılırdı da ondan.

Taşıdıkları misyon gereği

veya

Üstadlarından aldıkları ilham gereği

19 mucizesi hesaplama gereği duydu darbeciler. 1880, bu mucizeye uymuyordu.

Ha 1880, ha 1881.

 

 

 
1958 basımı.
Şapolyo vakanüvislik yapmış. Gönüllü.

12 eylül , onun doğum gününe de darbe vurdu.
1881 oluverdi.

Oysa
En doğru tarih
23 aralık 1880.

Bu Kimin Resmi?

Trenleri seviyorum.  Hele kara trenleri. Kavuşma ve ayrılık timsali. Yüreğinde ne varsa, onun çağrıştırır.
Bana sevimli gelir.
Fakülte yıllarımda İstanbul Konya arası hep treni kullanmışımdır. Yol tarifede 14 saat sürerdi. Oysa 18’den az sürdüğünü hiç hatırlamıyorum. Fazlası süpriz olmazdı.
Bir süredir yine o keyifli günlerim var. İşe gitmek keyif. Bakırköy Metrosu ile başlayan yol, Marmaray ile devam ediyor.  Kartal Kadıköy Metrosu araya giriyor. 
Güzelliklerle giden hayat.
Ama gizli tehlikeler her yerde.

Kablolar her yerde. O güzellik bir anda celladınız olabilir.
Yaşam tarzınızda da gizli cellatlarınız saklı olabilir. Öyle bir cellat ki
Ebedi hayatınızı söndürebilir.
Sabah fatiha süresini okurken bir anda şüpheye düştüm;  Bir ayeti eksik mi okuyorum?
Salat-ı tefriciye?
Uuuu. Son cümle nerde?
Allah’ım sen eksiklerimi tamamla.
Yoksa
Yandımızın resmidir.
Tıpkı o turistler gibi.

Algım

Yılbaşı geldi.
Geri kalan ömrümüzün ilk yılı.
İstikamet doğru olur inşallah bu yeni senede.
Çocukluğumdan beri , bu gün farklılık arzeder. Sanki başka bir şey gelecek.
Yeni bir ben.
Yeni fırsatlar.
Ve
Yeni heyecan.

Babacığım müskirat ile meşgul ederdi bizi.
Teşvik ederdi. Çok dalmadım o işlere; Şükür.

O zamandan gelen algım değişmedi. Hicaz yolculuğu da yapmış olmam fark ettirmedi.

Bakıyorum bir neşe.
Bir ticari hareket.
Asla ve asla Hristiyanlık mesajı yok beynimde.

😦

Acaba hata mı?

Kırmızı giymiş biri
Adı Noel Baba da olsa
Bana Hristiyan gibi gelmiyor.

Adet onların oysa.

Şekil Değiştirici

Daktilo. Artık kullanılmıyorlar. Beyin gücünüzü,  fizikî güç ile
Soyuttan somuta aktarıyorsun.
Olağanüstü bir şey. 

Artık yine pek kalmayan at Arabası ve Atları.  Kendi fizikî gücü ile rızkını kazanıyor. Farkında değil.  Şıp şıp damlayan o mübarek teri
Belki
Hem kendini
Hem sahibini cennete taşıyacak
Ve
Taşısın.

Güç Bende Artık

Heman.
Gölgelerin gücü adına Güç bende artık derdi.
Herşeye kadirdi. Yenilmeyecek güç yoktu.

Gerçeği de var.
FTM’ler.
Önce polis olursun suçluyu yakalarsın.
Sonra savcı iddia makamı;  taraf olursun.
Hakim,  cezasını kesersin.
En son infaz memuru,  tahakkuk eder ceza.
Hepsi bir kişide:
Fahri Trafik Müfettişi.
Polis.
Zabıta.

Yazılan cezayı ancak mahkeme kaldırır.

Insanımız da aynı.
Peşin ceza.  Peşin hükümlü olmak.
Çok severiz.
Hüsn’ü zan etmek zorundayız.
Sui zan yasak bile olabilir.

Kesbî? Vehbî?

İlköğretim yıllarında ne sıkıntı çekmiştim. Hititler,  Asurlar, Sümerler, Urartu,  Frigler vs. Bu verimli bölge,  ciddi çatışmalara, gelişmelere sahne olmuş. Başkentleri neresidir? Yazıyı kim buldu? Tekerleği kim icad etti?
Ezberlemek imkansız.
Görsel hafıza tekniği ile, bu yaşta ezberledim.  Friglerin başkenti Gordion.  Hititler in Hattusaş. Asurların Ninova.
Parayı Lidyalılar bulmuş.  Madencilik gelişmiş.
Lidya Lira
Sümer Teker

Bu teknik 1930’lu yıllarda keşf edilmiş.
Bana ulaşması 2000 yılını buldu.
Birşeyi ezberlemem için bir kez okumam yeterli.
Yeterki lazım olsun ve isteyeyim.

Şapkasını kaçıran Kuğu(2)’ya kanca(5) atan adam, şapkayı kurtarır: Şapka devrimi; 1925.
Kumbarasını Kuğu (2) kaçırdığından kalp (3) krizinden ölür; İlk iktisat kongresi: 1923.

Komik ama etkili.

Bir arkadaşım der ki; (MaşaAllah)

– Bir konu aklıma gündeme gelince, o sayfa gözümün önüne geliyor.

Bakar mısın nimete? SüphanAllah.

Kesbi, Vehbi.

Şükür olsun, verdiğine vereceğine.

Korkularla Baş Etmek

Top Seller bir kitap.
Amerika’da çok satılmış.
Seni Çıplak Görebiliyorum.
Bu.
Yani
Karşındakini çıplak görebilirsen
3-0 önde başlarsın.

Gerçekten faydalı. Dediklerini yaparsan güzel bir sunum olur.
Ama kısa yolu;
kendi açımdan bulmuş durumdayım. Know it all.
Yani konuyu tam, ama tam bilirsen,
diğer bir değiş ile
Soruları cevaplayacak alt yapın varsa
hiç korku olmuyor.
Bu da
Dikkatli bir hazırlık ile beraber
Başarılı bir sunum anlamını taşıyor.
That is it.

Gizli Yahudilik mi Yaşama Sevinci mi?

Çok sevdiğim ve değer verdiğim bir dostum Esra Erol’ün programına konuk oldu.
Gelsin talipler. Gitsin talipler.
O bunu  beğenmiş gelmiş.  Elektrik alamamış.
Bu onun göz rengine takılmış.
Gençler.  Yaşlılar.
3. 5. Evlilik için gelenleri mi ararsın.
Ahlaksızlık diz boyu.
Hali hazırda evli. Gelmiş.
Dul, bekârım der.
Yaş 70. İş bitmemiş. 
Anlat anlat bitmez.

Bunlar dünyadan beklentilerinin bitmediğini gösteriyor , kişinin.
Yaş 70 ama
Çocuk sahibi olabilirsin.
Tüp Bebek var.
Neden olmasın?

Yaşama sevinci de diyebiliriz.
Hüsn’ü zan etmek zorundayız.
O halde?
Yaşama Sevinci.
Hepsi bu

Rehberin Nike Olsun

Güzel ayakkabı üreticisi.
İyi marka.
Ayakkabı değil,  markayı giyersin. O da kendini iyi hissettirir.
Sloganı da hoş: just do it.

Okunuşu ülkemizde nayk olarak telaffuz edilir.  Oysa naykii derler üreticileri.

Son günlerde bi dolu kişisel gelişim kitabı okudum. Kitaplardan bazıları çok çok kalın.  300, 400.
Bazıları ince, 100, 150.
Sonuç aynı.
Aynı mesaj.
Just do it
Rehberin naykii olsun.

‘Es’i Geçtin, Es Geçtin

Es..
Müzikde bekletir. Geçersen yanlış yaparsın.  İşe yaramaz olursun. Geçersen,  geçer not alamazsın.

Es.
Esmedimi, yanarsın yazın sıcağında.

ES Lexus.  Süper binit. En iyisi.
Allahümme salli ala rakibün Necip

Es.
İngilizcedeki ‘the‘nın arapçadaki karşılığı.
Es geçersen selamda
Boşuna vermiş olursun selamı.
Allah’ın selamı
Şeytanınki olabilir
Es Selam, Allah’ın; es Selamü Aleyküm.
Selam, selâmün aleyküm
Mustafa’nın
Ahmet’in
Şeytanın belki, insî, cinsî…

Esselamu aleyküm demek sünnet, cevabını vermek farz’dır.
Vermemek, farzı terkdir, cezaya mucibdir.

Selamün aleyküm demek ise edebden
Almamak edepsizden olur ancak.

İhanet

Fazla muhabbetten maraz demiş atalarımız. Ne kadar doğru.
Evlatlarımızı ne çok seviyoruz. Putlaştırıyoruz. Maalesef.
O konu başka.
Zaten yıllarca pc başında oturacak bir nesil.

Niye akülü araba alırsın be adam.
Bari bacakları çalışsın. Bisikletini alsana.

Fareden Öğren Tevbeyi

Lağım faresi.  İğrenç değil mi?
Hiç baktın mı?

O pis delikten çıkar çıkmaz ilk yaptığı temizlemek. Leke bulamazsın.  Hemen temizlenir.  ya Kuddüs CC. der gibi adeta.
Allah kabul etsin.

Biz de
Düşer düşmez o pis günah depremine
Temizlenmek lazım.

Uğurun Olsun

Muhteşem.
Şu ihtişama bakar mısın?
Adını uğur böceği koymuşlar.
Niçin öyle demişler söyleyeyim.
Canlı;   İsm-i Hayy. Hayy ismini hatırla.  Seni yolda komaz.
Temiz;  ism-i Kuddus. Yapış o isme. Yanıltmaz.
Açıkır, beslenir; ismi Rezzak.  Takıl.  Seni bırakmaz.
Güzel,  hem de çok;  ism-i Cemil.  Sevmekten bıkmaz.
Görür.  Hem de güzel bakar.  El Basìr.
Duyar.
Bu liste uzar gider.

Ne yapacaksın taşı, çer çöpü.
Dilek ağacı neymiş.

Sen O’nu her an düşünemezsen de, O seni düşünür. Gönderir ihtiyacını.

İsminizin ebced hesabını ile Yüce Yaradan’ın ona tekabül eden ismini karşılaştırıp, o İsmi vird edinmek.
Hani vardır ya; Allah’ın ahlakı ile ahlaklanınız
Aynen öyle.
“emin” misin? İsm-i Muheymin CC senin Uğurun olsun.
Mustafa mısın? İsm-i Kebir CC.  Dilek taşındır.
Nüket mi? Fettah CC. Refikin.

Yapış bakalım be oluyor?

Pişman olmazsın.

3,628,800

Hatırlanması zor olan bu sayı hergün yaptığımız bir iş.
Sıradan.
Ama hergün, ama hergün. Yapmadan çıkamadığımız işlerden biri.

Olayı beynimize bırakırsanız ne kolay.
Yani zuhurata.
Yani Fıtrata.

Ya yüce Yaradan’a?
Ona teslim olmak. Ne Şirin.

3,628,800.

Aksi takdirde gülünç olabiliriz.
Ya da
İşler sarpa sarabilir.
🙂

10 ayrı kıyafet parçası giydigimize göre
Olasılık bu
3,628,800
11 olsa
40.000.000
Akıllara zarar.

2 ayakkabı, 2 çorap, 2 iç çamaşırı, gömlek, pantolon, ceket, fanila. Etti 10.

Hanımların giydikleri kim bilir kaç adet? 11 adet olsa 40 milyon olasılık.

Bir de dolaptaki seçenekleri ilave edin.

Zor Olacak

Bir Dost öyle dedi; Fakülte Dostları tembelmiş.
Yaş 48.
Bugün aldığım kitaplar
Rousseau
Mesnevi
Konevi
Think Better (ingilizce)
Meyve Risalesi ( Osmanlıca)
Almancaya başladım.

Daha ne yapayım?

Bir sağlık memuru arkadaşım dedi:
-Doktorlar yemeği sever.
Dedim:
-Zor olacak.
-Ne?
-Tüm doktorlardan helallik alman zor olacak.

Şimdi bu kardeşimin de tüm Fakülte Dostları‘ndan tek tek helallik alması lazım.
Ben zaten ezel ve ebed helal ettim.
Durup dururken işini zora soktu.
Allah yardımcısı olsun.

Paganizm

Eski Roma dini; Kişinin putlaştırılması.
Muhtemelen çok çok sevilen bir zat, sevgi arta arta tanrı rolüne büründürüldü.
Kendisinin haberi bile yoktur.

Sonra Hristiyanlık “sistemin” işine geldi ve resmi din oldu.
Bitti mi?
Ne gezer.
Uzak Doğuda var sanırım.
Yaşadığımız Coğrafyada da halen var.
İn güneye.  Her yer Beşar Esad putu.
Daha iyisini biliriz. 20. Yüzyılı yaşayanlar olarak, söylenmez.

Günümüzde her evde var. Alnı 5 kez secdeye varan evde mi ararsın?
Akşamdaaan akşama içende.
Ateistinde mi yok?
Ataistinde?
Deistinde mi?
Tabiatperestinde.
Lazında
Kürdünde
Sivas
Konya
Erzurum
Şırnak kırsalında.

O da ne Nasssiii?
Tabii ya.

-Kendimi ona adadım.
-Aşkım.
-Ölürüm ona.
-Çok akıllı amcası.

Putlaşmış evlatlar.
Cık cık cık.
Onlar bize emanet.
Alıverir Yaradan.
Hakkıdır.
Sual edilmez.

Susadım gayrı…

Yanmıştık.  Kararmıştık. Saçlar sıfır. Gurbetin en güzeli.  En özeli.
Susayan,  dudakları çatlamış. Verdik su.
7 özel şaft.
7 özel selam sahibi güzel insanlar.

Wallahi bir kişi elimizden almadı.
Bir hanım kardeşim dağıttı. 
Su Yetiştiremedik.
Şeytanın uluları oraya girebiliyor mu?

Timsah

A2 ölçüsünde beyin kabuğumuz var. Bu ölçüye en yakın varlık Şempanzeler;  A4; dörtte birimiz. “Ötelerin” istedikleri, korteksimizin süzgecinden geçenler.

Bir de limbik sistemimiz var hani. Donma, kaçma,  savaşma,  beslenme veya çiftleşme, bu sistemin kontrolünde. Timsahların hayatı,  bu 5 seçenekten ibaret.

Sadece Timsahlar mı?
Yoksa, sizin etrafınızda timsahlar mı kaynıyor?

Evet.
Eğer express kasa sırasında izin verilenden daha fazla ürün alınıyor mu diye, önünüzdeki müşterininkileri sayıyor iseniz,
Siz de timsahsınız.
🙂
Evet, timsah.
Ama o timsahın görevi, hayata tutunmamızı sağlamak, idame etmek ve neslin devamını sağlamak.

Zırh

Dilenciler sardı İstanbul’u. Böylesi tarihte görülmedi.
Bazıları alenen yapıyor.  Bunlar dürüst olanlar. 
Suriye’li gibi davranan Urfa’lı ve Adana’lı dilenciler heryerde. Aksaray ve Eminönü onlarla dolu.
Pislikler.
Dilencilik kısmetlerinin hırsızları.

Yanaşıp şöyle diyorlar: Allah kaza bela vermesin.
Sanki diyor ki
-Vermezsen bak bela gelir.
Allah müstahaklarını versin; ne hak ettilerse.

On iki

Alt komşumun evine hırsız girdi.  12 çocuk,  bir anne ve bir baba. Hepsi evde iken.
Odalar insan kaynarken.
Traji komik.
Urfa’da 3 erkek evlat makbulmuş. 4, 11 ve 12 numaralar erkek.
Diğerleri kız.
4 erkeğin bulunduğu evden
Hırsız sağlam çıktı.

Çok iyi bildiğin bir kitabı kaç kere okursun.
Bir?
İki?
Hadi 3 olsun.
Kur’an gibi “Öteleri”  hedef almış isen başka.
“Sensory” hafıza,  anlıktır; bir saniye.
Belki o da değil.
Anlık olmasa tekrar tekrar iskender yemezsin.

On iki tane çocuk.
Got it?
🙂

Karnım Aç Ama

Tembelliğin diğer adı. 3-4 günlük sakal. Sorsan,
-Kızlar seviyo.

Dip boyası gelmiş kızlar.  O kadar çoğadılar ki.
Sorsan,
-Moda.

Yok yaa.  Yemezler.
Tembelliğin adı ikisi de.

Nefis Künefe

 

 

Bir kaç yıl önce Sultanahmet Meydanında yemiştim; Hatay Usulü künefe nefis.
Tadı hala damağımda…
…mı?
değil elbet. Olamaz.

Zira “Sensory Memory” 1 saniyeden kısa sürüyor; duyu organlarımızdan gelen lezzet, hafıza merkezine uğramıyor. Tekrarlandığında ancak benzetebiliyoruz. Yoksa, dünkü yemeği hatırlamıyoruz. Bilginin depolanması, Uzun dönem hafıza ile alakalı.

Tadı, yani o gıdadan dolayı beyninize sinyalin gitmesi durduktan sonra, 1 saniye bile sürmüyor etkisi. Hemen kayboluyor. O saniye işi bitiyor.
Evlilik hayatında yaşananlar da aynı; bir saniye.
Tüm duyularda sinyalin aktarılması bittiği anda etkisi kayboluyor.

Duyuların yönlendirmesi ile yaptığımız yeme içme işinin asıl amacı eğer o lezzetler olsa idi, o duyguların bir süre daha devam etmesi gerekirdi. Ama etmiyor,
Bir saniye. Hepsi bu.

Demekki başka bir şey olması lazım.
Hayvani duygularımıza hitap ederek, sevk-i tabii ile yemeğe uzanmamız lazım.

Aynı duygularla evlenip, çocuk sahibi olmamız lazım.
O anlık his olmasa, ne yer içeriz, ne de evleniriz.

 

Şükür olsun O yüce Yaradan’a, verdiğine , vereceğine.

Eksiksiz

Her sabah Metroya binerim. Müthiş kolaylık. Insanlar trafikte cebelleşirken,   tık diye işe ulaşmak acaip keyifli.
Metro şehrin “ergonomi‘sine” uygun değil mi ne?. Hat, fazla mı dolaşıyor acaba?

Uzmanı bilir.

Şimdiki teknoloji olmadığından sanırım bu şekilde yapılmış.
Bu makine, âdeta bir köstebek gibi, bir solucan gibi yerin altında kıvrılıp hayatımızı güzelleştiriyor.
Bunu sağlayan da ucundaki elmaslar.
Düzeni bir kaçsa yeteneğini gösteremez.

Yaşamın güzelliklerinden anahtar. Her çentiğinin anlamı var.  Bu eseri üreten sanatçının ellerinden öpmek istiyorum. Tek bir resim ile, bir kitap dolusu mesaj vermiş.
Dişlilerden biri bozuk olsa kilitin açılamaz. İşimizde, organizasyonumuzda ve hedefimizde rol oynayan,  etkili olan her adım,  her aşama,  kendi sıkletince düzgün yapılmalı.
Meselâ, diğer yuvadan daha kısa olan dişli,  azıcık kısa olamaz. Kilitli kalırız.

Dua.
Yaratılış sebebimiz.
“Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var“. Yaradan böyle Buyurmuş.
O başka konu.
İşaret etmek istediğim, başka. Hani derler ya.

3 Kez Ya Erhamürrahimin,

4444 kez tefriciye,

33 süphanAllah,
11 tevbe istiğfar demelisin.

Aynı kilit gibi. Kapıyı açamazsın. Doğru yapmalısın. Kâinatın kavanini bu.

Aklıma takılan bir dua var. Okuyup duruyorum; 27 kez.
Neden 27’de 33 değil.  33’e alışığız ya.
Kalbe doğan resmi paylaşmak istiyorum.

27 anahtarı böyle bir şey mi acaba?

Peki ya daha karmaşık bişey olsa?

Aynı tünel açan makine gibi?

Ama ruhumuzun ihtiyacını, ötelerin kapısını deler geçer açar.

Böyle umut ediyorum.

Bu Ne Sevgi

İlginç bir kitap. Robert W. Finkel yazmış: Brainbooster;
Six Hours To Rapid Learning and Remembering.

Daha okumadım. 
Eşine duyduğu sevgi sadece “Carla” demesinden belli.
Carla’sına ithaf etmiş.

İnşallah,  yüce Yaradan’ı doğru sıfatlarla bilirler
Ve
Cennette de birlikte olurlar.